Acı kaybımız
3 ay önce ailemize katılan, Necmi ismini verdiğimiz kaplumbağamız dün
vefat etmiş. Aile arasında sade bir törenle evin arka bahçesine
gömdük.
Hayvancağız durduk yerde can verdiği için gidip Necmi'yi aldığımız
dükkanın sahibine sebebinin ne olabileceğini sorduğumuzda ''Abi onlar
kış uykusuna yatar'' cevabını almış bulunmaktayız, hepimizin başı
sağolsun. Bu vicdan azabıyla ben de çok yaşamam herhalde.
__________________________________________________________________
Annemin Maceraları
Shrek'in fragmanlarını gösteren bir televizyon kanalında, el ele
tutuşmuş Shrek ve Fiona'yı gören annem, 'Bunlar Süleyman ve Nazmiye
demirel çifti mi?' diye sordu! Seçememiş gözleri o mesafeden.
__________________________________________________________________
Alfabe
Ben de bu yıl okula başlayan torunum için kuvvetli bir moral alkışı
istiyor! um. Daha ikinci gün: 'Örrrtmenim, taa evden buraya tel çizmeye
mi geldik, hep yumarlak mı yapcaz, harf felan öretmicen mi?' deme
cesaretini gösterdiği için.
__________________________________________________________________
Annem!
'Bu taraf bitti.' diye CD'yi arkasına çeviren ve sonra da 'CD çalar
çalışmıyor!' diye feryat eden anneme alkış az geliyor!
__________________________________________________________________
Modem
Yemek masamın üstünde duran modeme uzun uzun bakan anneanem 'Bu ne?'
diye sordu. Ben de kolay anlasın diye 'Hani benim bilgisayarım var ya
onunla internete giriyorum. İşte internete girmek için o kutu
zorunlu.' diye uzun uzun açıkladım. Anneannem dinledi beni; 'Yani
modem bu' dedi ve konu kapandı...
__________________________________________________________________
Yaz Okulu
Bir alkış da annesine yaz okulunu kazandığı müjdesini veren
üniversite öğrencisine gelsin. Bu yaratıcılığa şap! ka çıkartılır.
__________________________________________________________________
Be yin göçü
Tikky olduğu her halinden belli olan kızımız Beşiktaş-Taksim
midibüsünde yanındaki arkadaşına dert yanmaktadır. ''Şekerim dördüncü
kez girdim ÖSS'ye, ama yine kazanamadım, gidicem sonunda Amerika'ya o
olucak. Böyle böyle beyin göçü oluyor işteeaa!'' Sen git, masrafları
ben karşılıyorum.
__________________________________________________________________
Alman yazar
Bir alkış da lisede edebiyat dersinde okuduğu şiir bitince sınıfa
dönüp 'Bu şiiri ünlü Alman yazar Goethe yazmıştır' diyen hocaya,
'Niye, kağıt bulamamış mı?' cevabını veren arkadaşa gönderelim.
__________________________________________________________________
Düz mantık
Eğer bir sokakta yürüyorsanız ve camında ''Bu ev kiralıktır'' yazılı
bir evin yanından geçip birkaç adım sonra önüne geldiğiniz bir başka
evin camında ''Bu da'' yazısını görürseniz bilin ki Trabzon'dasınız.
__________________________________________________________________
İngilizce yazılısı
Bir alkış da ingilizce sınavında 'Nice ........' şeklindeki boşluğu
'Nice mutlu yıllara!' şeklinde dolduran, dahi mi aptal mı olduğunu
henüz anlayamadığımız öğrencime istiyorum.
__________________________________________________________________
Hügo'lar Beşledi
Bir alkış da lisede edebiyat kitabından bir metni tüm sınıfa sesli
olarak okurken V. Hugo'ya 'Beşinci Hugo' diyen arkadaşımıza gelsin.
__________________________________________________________________
Ne zaman?
Kardeşim karne almıştı. Fakat birçok zayıf notu vardı. Annem, babamla
beni kenara çekip uyarıları sıralıyordu; 'Sakın çocuğun moralini
bozmayın, sakın kötü bir şey söylemeyin.' Uyarılar özellikle babama
yönelikti; 'Hele de sen, sakın çocuğun gururunu kırma.' Babam daha
fazla dayanamadı ve sordu; 'Karne için ne zaman özür dileyeceğiz?'
__________________________________________________________________
Havale
Bankada giş enin önünde işlemimin yapılmasını bekliyorum. Yanımdaki
gişede işlem yaptıran yaşlı teyzeye, işlemini yapan kadın soruyor:
'Parayı kim alacak teyze? Alıcısına ne yazalım?' Teyzem cevap
veriyor: 'Bu paranın hayrını görme İnşallah yazalım.'
__________________________________________________________________
Lamba
Dün gece evime giderken yolun tenhalığından olsa gerek kırmızı ışıkta
geçtim. Ardından yurdum polisine alkışı hak ettiricek anons: 'Bacım o
geçtiğin gece lambası değildi, çek sağa.'
___________________________________________________________________
Hacim nedir?
Öğretmen bir arkadaşımdan naklen; 5. Sınıfların Fen Bilgisi sınavının 2.
sorusu: 'Hacim nedir? Bir örnek vererek açıklayınız.' Öğrencimizden gelen
cevap: 'Hacdan gelenlere hacim denir. Örnek: Nasılsın hacim?'
___________________________________________________________________
Asabi Polis
Hareketli bir Bağdat Caddesi akşamında, polis abilerimiz rutin olduğu
üzere devriye gezmektedir. Işıklarda müşteri bekleyen taksiye
yaklaşılır ve; ''Ticari, bekleme yapma, devam et.'' anonsu yapılır.
Camdan eliyle '1 saniye' işareti yapan taksiciye, ikinci ve çok
manidar anons gelir ardından; ''Ticari, benne pölümüye girme! Devam
et dedik!''
__________________________________________________________
Akşam Gazetesi yazarı Ersan Özer'in yazısı
Çok komik ve eğlenceli
edip akbayram'in ismini edi zannederdim. yani o, benim için 'edi
pakbayram'di.
ablama, 'nasil olup da koca bir günü canin sikilmadan evde oturarak
geçiriyorsun?' demistim. 'büyüyünce insanin cani sokakta oynamak
istemez ki' cevabini vermisti. uzunca bir süre büyüyüp büyümedigimi
anlamak için kendime, 'canin sokakta oynamayi istiyor mu?' diye
sormustum.
annem erkegin cinsel organini 'pipi' kadininkini 'kutu' olarak
tanimlamisti.o zamanlar trt'de cenk koray'in sundugu 'tele kutu' diye bir
yarisma vardi.
yarismacilar, 'hayir cenk bey. ben kutumu açmak istiyorum' deyince
kosarak odadan kaçardim.
dedemle parka gittigimiz bir gün trt'ciler çekim için oradaydi.
beni oynarken çektiler. yayin günü bizim aile jeneriginde gözüktügüm
çocuk programini izlemek için televizyon basina geçti. kendimi ekranda
görünce, 'beni niye parkta unuttunuuuz?' diye gözyaslarina
bogulmustum.
geri vites' kavramim yoktu. soför, kolunu koltuga atip arkaya
dogru bakinca araba otomatikman geri geri gidiyor zannederdim.
benden büyük kuzenlerim dondurmacilarin dondurma külahlarinin sivri
kismiyla kulaklarini karistirdigini söylemisti. inanmistim. hâlâ da
külahlarin sivri kisimlarini yemem. çöpe atarim.
babaannem bir gün ölürse sevdigim dizilerin olmadigi bir gün ölsün
istiyordum.
abimle karaoglancilik oynardik. o karaoglan olurdu, beni de bizans
askeri yapardi. sonra evire çevire döverdi. çok mühim bir sey
yaptigimi sandigim için canim yansa bile hiç sesimi çikarmazdim.
bulmacalardaki, 'annenin erkek kardesi' kismina dayimin bes harfli
ismini sigdirmaya çalisirdim.
anaokulunda patates baskisi yapmayi ögrenmistik. o kadar hosuma
gitmisti ki, evde duvarlara, masa örtülerine filan basmistim. ancak sanat
merakim annemin yeni aldigi beyaz etege patatesi yapistirmamla son
bulmustu. hem gönlünü almak hem de el koydugu patateslerime kavusmak için dahiyane bir
fikirle ögretmenimin yanina gittim. 'annem' yazisini patatese oydurttum.
sevinçle eve gelerek soyundum. renkli boyalara batirdigim patatesi vücudumun
her tarafina bastim. sonra da annemin karsisina geçtim. beni o halde
görünce aglamaya baslamisti.
madonna ile maradona'yi kardes zannederdim. kendi kendime,
'bunlarin babasi ne sansli be. bir çocugu futbolun krali, öbürü
müzigin kraliçesi'
derdim.
birinden özür diledigim zaman allah'in bana bir özür verecegini
sanirdim. sakat olacagimi düsünüp hemen 'diledigim özürü' geri
alirdim.
kurban bayrami'nda toplanan derilerden uçak yapildigini sanirdim.
uçaklarin dis yüzeyinin bu derilerle kaplandigi için türk hava kurumu'nun
topladigini düsünüyordum. uçak kaçirma filmlerinde silahla ates
edildiginde ya da bomba patladiginda, 'ayyy! deri delindi!' derdim.
annem banyodan çiktiktan sonra babamin söyledigi, 'sihhatler olsun'
lafini 'saatler olsun' diye anlardim. bunun da, 'banyoda amma çok
kaldin' gibi bir sey demek oldugunu sanip babamin anneme kizdigini
düsünürdüm. annemin buna karsin niye sadece, 'sagol' dedigini merak
ederdim. 'ne kibar kadin, babam kizsa da hiç muhatap olmuyor'
diyerek anneme hayran, babama kil olurdum.
Babaannemin maceraları
Video kasetlerin revaçta olduğu dönemde ailecek Rocky 4'ü
seyrediyorduk. Stallone'nin Rus boksörü yendiğini gören babaannem,
'Bizim çocuk yensin diye Yasin adamıştım. Gidip okuyayım bari' demişti!
Amcam 1984 yılında Almanya'dan kutu kola getirmişti. O zamanlar
Türkiye'de kutu kola henüz yoktu. Babannem biz içtikten sonra
kutuları atmayıp bulaşıklarla beraber yıkamış, ardından da bardakların arasına koymuştu!
İzmir'de abimlerdeyken televizyonda Ajda Pekkan'ı seyreden, birkaç
gün sonra İstanbul'a döndüğünde televizyonda yine Ajda
Pekkan'a rastlayan babaannemin yorumu: 'Buraya da mı geldi bu zilli! Nereye gitsem peşimde!'
Babaannemi yıllar önce babası, bir resmi dairede işleri olduğu için
şehre götürmüş. Öğlen yemeği zamanı bir lokantaya girmişler.
Başka yer olmadığı için 2 adamın yanına oturmuşlar. Yemekler gelince babaannem biraz kendinin, biraz da babasının tabağından
yedikten sonra başlamış masadaki adamların tabaklarından da yemeye! Bir ondan, bir ötekinden! E köy sofrasında öyle olur ya.
Babaannem savaş filmi seyrederken bir sürü insanın öldüğünü
görünce, 'Ay ay ay! Valla insan ziyanlığı! Bir film için kaç tane
adam öldürüyorlar' derdi!
Babaannem gece annemlerle otururken zap sırasında bir erotik filme
rastlamışlar. Annem tabii kanalı hemen değiştirmiş ama
babaannem kısacık da olsa bir sahneye şahit olmuş. Haliyle yorumunu da
esirgememiş: 'Hiç erkek dediğin kadının kıçını öper mi?
Sonra o kadının o adama saygısı, hürmeti olur mu?'
Bir gün evde futbol maçı seyrediyorduk. Babaannem gözlerini
ekrandan ayırmadan bombayı patlattı: 'Şunlara bak yahu! Ekinleri
nasıl da hiç acımadan eziyorlar. Tüh size!'
Teyzem nişanlıyken eniştem ona parfüm hediye etmiş. Anneannem de
onu sinek ilacı sanıp evin her tarafına sıkmış! Hayatında tek
gördüğü 'spreyli' şey sinek ilacı olduğu için kadıncağız haklı tabii.
Yalan Rüzgarı dizisinde yaşlı ve sosyetik bir karakter vardı.
Kadının tırnakları inanılmaz uzundu. Bir gün evcek diziyi
izliyorduk. Babaannem birden hayretle, 'Bu kadın o tırnaklarla nasıl taharet alıyor ki?!' demişti.
Babaannem ev kalabalık da olsa hep televizyonlu odada namaz kılar.
Alışmış olsa gerek, sesten hiç rahatsız olmaz. Bir gün o
namaza durmuşken biz televizyon izliyorduk. Kanalları gezerken birden
babaannemin ahenkli sesi dua ile karışık bir şekilde bizi dumurlara
yelken açtırdı: 'Velem yuleeedd. Kanalı değiştirmeeee! Velem yekunlehu.
Ajans başlayacaaak. Kufuven ahad!'
Babaannem köyden bize ilk defa gelmişti. Beşiktaş'ın şampiyonluk
kutlamaları zamanıydı. Bizimki caddeden geçen Beşiktaş
konvoyuna baktı baktı ve yorumu patlattı: 'Ne bitmez konvoymuş! Herhalde önemli birinin kızı evleniyor.'
MTV'de yabancı klip seyrettiğim zaman babaannem, 'Oğlum anana mı
sövüyorlar babana mı belli değil. Sen bana İnanç Dünyası'nı aç
da seyredeyim' derdi!